ABD düzenleyicileri, Tesla’nın agresif sürüş modunu inceliyor
Son yazılım güncellemesiyle kullanıma sunulan Tesla Mad Max modu, Full Self-Driving (FSD) paketinde daha atak ve zaman odaklı davranışlar vaat ediyor. Gündelik kullanıma yönelik “Sloth” seçeneğinin sakin ve şerit sadakati yüksek ayarlarının tersine, bu mod daha hızlı kararlar ve daha agresif manevralarla seyahat süresini kısaltmayı hedefliyor. Bu özelliklerin yol güvenliği üzerindeki etkisine dair çok sayıda kullanıcı raporunun ardından ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), Tesla’dan detaylı bilgi talep etti.
NHTSA’nın talebi, modun nasıl devreye girdiği, hangi koşullarda nasıl davranışlar sergilediği ve sürücü gözetimi ile hız sınırı uyumu gibi çerçeve konularda netlik sağlanması gereğine dayanıyor. Kurum, özellikle yoğun trafikte hızlanma, şerit değiştirme ve takip mesafesi gibi parametrelerin güvenlik açısından nasıl sınırlandığını ve FSD’nin insan sürücüden sürekli dikkat bekleyen bir yardımcı sistem olarak tasarlandığı yönündeki şirket beyanıyla fiili davranışların tutarlılığını önemsiyor.
Tesla Mad Max modu nedir, nasıl çalışır?
Şirketin tanımına göre mod, trafik içinde olabildiğince seri ilerlemeyi amaçlıyor ve “spor otomobil gibi” bir sürüş hissi vaat ediyor. Tesla, bu yaklaşımın yine de “yumuşak” bir sürüşle birleştiğini savunuyor. Buna karşılık “Sloth” modu, daha düşük hızlanma ve şerit bağlılığıyla konfor ve temkinli davranışları önceleyen bir profil sunuyor. Dolayısıyla güncelleme, kullanıcıya konfor-çeviklik ekseninde iki zıt uç arasında seçim imkânı veriyor.
Ancak modun iddialı vaatleri, kamu otoritelerinin dikkatini çekmiş durumda. Özellikle yoğun şehir içi trafikte, sık ve hızlı şerit değişimleri ile yüksek ivmelenmenin beklenmedik trafik dinamiklerine yol açabileceği; bunun da hem sürücünün hem de çevredeki araçların risk algısını etkileyebileceği değerlendiriliyor. Tesla’nın kullanıcıya “geç kalıyorsanız bu modu seçin” minvalindeki iletisi, zaman baskısı altında güvenli davranışların nasıl korunacağı sorusunu gündeme taşıyor.
Güvenlik, dava geçmişi ve düzenleyici bağlam
Tesla, kısa süre önce sonuçlanan ve şirkete yüz milyonlarca dolara mal olan bir haksız ölüm davasına rağmen, yazılım güncellemelerinde iddialı sürüş profillerini öne çıkarmayı sürdürüyor. Bu durum, “yardımcı sürüş” ile “otonom sürüş” algısı arasındaki çizginin kalın çizilmesi gereğini bir kez daha ortaya koyuyor. NHTSA, bu tür modların kamu güvenliğiyle uyumlu olup olmadığını değerlendirirken hem teknik sınırlar hem de sürücünün rolüne dair iletişim dilini dikkate alıyor.
“Mad Max” benzeri bir agresif ayarın geçmişi 2018’e uzanıyor: Tesla, o yıl Autopilot içinde benzer bir seçeneği beta olarak denemiş, gelen tepkiler üzerine genel kullanıma sunmaktan vazgeçmişti. Bugün ise şirketin, FSD kapsamındaki yeni modla bu yaklaşımı yeniden canlandırdığı görülüyor. Farklı olan, bu kez düzenleyici hassasiyetin daha yüksek ve kamuoyu tartışmasının daha geniş kapsamlı olması.
Tüketici ve ekosistem etkileri
Sürücü destek sistemlerinin yaygınlaştığı bir dönemde, agresif profil seçeneklerinin sigorta, yasal sorumluluk ve kullanıcı eğitimi gibi alanlara yansıması muhtemel. Sigortacılar, risk puanlamasında sürüş profilini daha yakından izlemek isteyebilir; filo işletmeleri ve şirket araç politikaları ise bu tür modların kullanımını kısıtlayabilir. Yazılım güncellemeleriyle davranış parametrelerinin hızla değişebilmesi, hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler için şeffaf ve denetlenebilir bir değişiklik kayıtlarının önemini artırıyor.
Tesla Mad Max modu etrafındaki tartışma, otomotiv yazılımında performans ve güvenlik dengesinin nasıl kurulacağına dair daha geniş bir soruyu işaret ediyor: Kullanıcıya seçim özgürlüğü tanınırken, sistemin güvenlik sınırları nasıl korunmalı ve bu sınırlar nasıl raporlanmalı? NHTSA’nın bilgi talebi, bu sorulara netlik kazandırmaya yönelik bir adım olarak öne çıkıyor.
Gelişmeleri yakından izleyip, kurumların açıklamaları ve Tesla’nın vereceği yanıtlar doğrultusunda değerlendirmeler güncellenecektir.
Kaynak: Ars Technica